2010-05-27

Charles Bukowski ile Doğum Günü Süsü

Küçük bir parça ne anlatabilir hayatınıza dair? Birkaç saniye için geçmişe götürebilir sizi. Sessiz olur ama hissedersiniz titreşimleri...



Bilmediğim bir nedenden uzun zamandır ara verdiğim bir şiir kitabı okuyordum. Charles Bukowski'nin "Kendimizde Açtığımız Yaralar"ını, tek başıma, salonda, kısık bir müzik eşliğinde okurken bir şey parladı tavanda. Gülümsedim hemen. O kadar tanıdıktı ki gördüğüm parıltı, gözümü kırptıktan sonra her şeyi değiştirdi odada. Birden insanlar dolmaya başladı. Dostlarım, sevdiğim insanlar teker teker oturuyor, bir şeyler hazırlıyorlardı. Süsler, yemekler, hediyeler. Hepsinde gülümsemeler vardı. Hızlı hızlı akıyordu zaman. Hepsi ayaklandı birden. Kapıya doğru baktılar. Birini bekliyorlardı. Biri girdi. Hep bir ağızdan "Süpriiiiiiz" diye bağırdılar. Kapıdan giren bendim. Onlar, sevdiğim insanlar daha fazla gülümsüyorlardı. Kahkahalar, her biri nota gibi dağılıyordu kulaklara. Tekrar kapayıp açtım gözlerimi, her şey şimdiki yerini aldı...



Doğum günümden kalma bir süsün tavanda yapışıp kalmış bir parçasıydı o gördüğüm. Geçmişimi, benim olmadığım anı yaşatabilen bir parça. Gülümsedim döndüm kitaba. Kitapta güzel bir şiir yazmanın sırrı yazıyordu "gerçeğe en sadık biçimde yalan söylemek." Ne güzel demiş Bukowski amca. Gördüklerimin gerçek olmadığını biliyordum ama bir o kadar da sadıktı gerçeğe...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder