2010-09-19

Gerçekler Sustuğunda Kalır...

Öyle bir an gelir ki bazen, her şey çözülür. Sustukça içinde büyüyen her şey bir anda dışarı çıkar. Konuşulur. Her şey anlaşılır. Rahatlarsın o zaman. Seni parça parça eden düşünceler tekrar seni birleştirir böyle anlarda. Aslında karıştıkça karışırsın yine. Ama üzülmezsin, sinirlenmezsin. İçinde huzur vardır sadece. Belki biraz geçmiş kırıntıları...

Geçmişindeki bazı tecrübeler yön verir hayatına. İşte bu tecrübeler bazen farklıdır. Sıradan ilerleyen hayatını değiştiren tecrübeler... Yaşadıkça anlayacağın, duygularını, düşüncelerini katıp oluşturacağın anlardır onlar. Bazen yanlış yaşarsın onları. Yanlış zamanlarda, yanlış yerde kalırsın. O an susmak zorundasın. Öyle hissedersin. Sonrasında hayatına pişmanlık girer. Sustukların büyüdükçe büyür içinde. Bazen zaman gelir götürür, siler. Ama onlar büyürken bir yandan durur zaman. Bu sefer hayatına gerçekleri paylaşma kısmı girer. O anda konuşmaya başlarsın. Yıkarsın tabularını...

En sonunda bir rahatlama hissi kaplar içini. Yine susarsın ama bu sefer zorunda olduğun için değil, huzurlu olduğun için. Ve sıradan hayatına devam edersin. Daha büyük ve rahatlatıcı tabuları yıkmak için...

"Şimdi yıktık mı tabularımızı?"
"Kesinlikle"

2010-09-16

Yolculuk Uyutur İnsanı, Hikayeler de...

Müzik dinleyerek devam ediyordum yola. İlk başlarda başka bir şehre doğru yola çıkmanın verdiği güzel ve anlamsız his yerini sıkıntıya, biraz sıcağa ve insanları gözlemlemeye bırakıyordu. Otobüsün en arkasında oturmama rağmen insanların hepsini görmeye yetmiyordu bu. İnsanlara bakmayı kestim, görsem bile hiçbirinin hikayesini bilemeyecektim. Dinlediğim müziklere sessizce eşlik etmek daha güzeldi...

Gözümü hafifçe araladım. Yaklaşık iki saattir uyuyordum. Uyandığımda kısık kısık horlamalar, bazı insanların kulaklıklarından gelen müzik sesleri ve otobüsün lastiklerinin asfalta sürtünmesiyle çıkan sesten başka hiçbir ses yoktu. Tekrar taktım kulaklığı. Kafamı çıkarttım koridora doğru. Yolu görüyordum. Saat sabaha karşı üç buçuktu. Yine de yollar kalabalıktı. İnsanlar bir yerlere gidiyorlardı. Kendi kendime "Nereye gidiyor bu insanlar?" diye sordum. Ne yapacaktım ki herkesin bir hikayesi vardı bir amaçları vardı. Uyudum...

Güneş aydınlatırken bulutların arkasından şehri indim otobüsten. Çantalarımı aldım, bir de derin bir nefes... "Merhaba" dedim. Daha sonra bir hikayenin ortasında, kendi hayatımda, bir amaç uğruna anılarımı yazmaya devam ettim. Yine insanlar gördüm. Yine de bilemedim hikayelerini. Bu sefer merak etmedim her zamanki gibi...

2010-09-04

Yenilenir Bazen Eski Heyecanlar...

Hayatta, karşınıza yeni bir şeyler çıktığında her zaman mutlu olursun. Yeni bir insan, yeni bir nesne. Farketmez. İkisi de yeni hikayeler getirir insana. Anlamaya çalışırsın. Derken alışırsın. Yenileri gelir ve birikir. Bazen eskileri unutabilirsin. Yenilerini onların yerine koyabilirsin. Bazen de hikaye aynı gelir bırakır gidersin...

Bugün hayatımda eski-yeni çatışmasının yoğun olduğunu hissettim. Ama eskileri atamadım, yenileri sığdıramadım. Zaten hayatın başındaysam ben taşacak çok şeyim var demektir. Bir süre sonra düzene sokmak lazım.

Genelde yeni şeyler şansla girer insann hayatına. Bir şekilde yolunu bulur, orada ilerlersin ve sonunda o şeye ulaşırsın. Şansı her zaman yaver gitmez insanın. Bazen de yanlış yollara kayarsın. Belki kaderinin bir yerlerini yanlış yazmış da olabilirsin. Doğru yollardan gittiğinde karşına büyük zorluklar çıkabilir. Önünden atmalısın her şeyi. Ama değerlerini kaybetmeden. Demek istediğim insanoğlunun önüne türlü engeller çıkar, şans ya da kader de bunların içinde ama doğru yaparsan her şeyi bir bakmışsın yeni hikayeler yeni heyecanları getirmiş hayatına...