2010-07-16

Hayatımın Fon Müziğiydi Abim...

Benim gibi 17 yaşında olanlar 90'lı yıllara ait şarkılara aşinadır az da olsa. Ne bileyim bir Oasis olsun ya da o Shakira'nın küçüklüğü ya da Britney'in kendini bakire diye tanıttığı zamanlar... Aldığımız ilk bilgisayar 1998 yılında girmişti evimize ve "Windows 95" yüklüydü. Yeni nesil bilmez. (Sanki 50 yaşına geldim de yeni nesilden bahsediyorum. Neyse hoşuma gidiyor...) O zamanlar bir şarkıyı korsan indirmek öyle 3-5 dakikalık bir şey değildi tabi. Genelde abim indirirdi ve bazen geceleri bilgisayarın önünde uyuduğunu bilirim. İlk dinlediğim müzikler genelde bu sayede yerleşti hafızama. Metallica, Shakira, Haluk Levent, (gerçi biz Haluk Levent'in hep kasetini alırdık.), Red Hot Chili Peppers gibi müzisyen kişiler ve gruplar korsan internetin en büyük nimetleriydi ve abim sayesinde tabi...

Milenyuma yaklaşırken "Windows 98" girdi hayatıma. Yeni oyunlar, yeni arama motorları... Tabi o zamanlar abim il dışında okuyordu ve bilgisayar ingilizce olunca elimdeki şarkılarla yetinmeye çalışıyordum. Abim eve geldiğinde yeni kasetler getiriyor ve dinletiyordu. Büyük ihtimalle hayatımın her safhasında onu kahramanım gibi gördüğüm için şarkıları her zaman zevkle dinliyordum. Hiç unutmam abim Haluk Levent hayranıydı ve çoğu kez onu dinlerdik, arabada, walkman'de ya da müzik setlerinde. Metallica'nın "Black Album"ünü abimin arkadaşından doldurduğu kasetle tanıdım. Aslında Metallica'yı da öyle tanıdım. Bryan Adams, Queen gibi efsanelerde doldurma kasetlerle girdi hayatıma.

Tabi yıllar geçti zamanla ingilizcemiz gelişti ve teknoloji tabiki. 2003 yılında ikinci bilgisayarımız girdi eve. En son oyunları yükleyebiliyor ve çok büyük zevkle oynuyorduk. O zamanlar abimle aynı şehirde olmam bilgisayarımın gelimesinde yardımcı olmuştu. Daha fazla müzik daha fazla oyun. Hani üzümünü ye bağını sorma atasözü var ya, o misal benimki de nerden geldiğini bilmeden kullanırdım her şeyi. 1-2 sene sonra başka bir şehre gittiğimizde artık bilgisayarım ve ingilizcem, çocukluk döneminin bitişiyle oturaklı ve güzel bir hal almıştı. Kendi arama motorlarımı bulup her şeyi kendim indiriyordum artık. Tabi o zaman bile bir şarkı yaklaşık yarım saat sürebiliyordu. Arada orjinal albüm almak aklıma bile gelmiyordu. Kapitalist dünyadan olsa gerek bedava çok cazip geliyordu.

Şimdi yıllar geçti. 17 yaşına geldim. Geldim gelmesine de hala indiririm motorlardan. Arada orjinal oyun ya da film alırım. Ama artık orjinal albüm almaya başlasam iyi olacak. Gerçi orjinal orjinal diyorum da o bile Türkçeye başka dilden gelmiş. Tamam özgün diyeyim bundan sonra.

Şimdi "What If God Was One Of Us" çalıyor. Çocukluğuma döndüm bir an. Üç gün sonra yola çıkıyorum. Doldurma kasetlerden birini takayım giderken. Eskiden abim doldurdu doldurmasına da pek dinlemez artık. Bayrak bize devredildi. Yine de burdan Metallica'ya, Shakira'ya, Haluk Levent'e, Bryan Adams'a, Queen'e ve diğerlerine sesleniyorum abim olmasaydı siz yoktunuz bile...

Hadi ben yeni indirdiğim müziklerimi dinleyeceğim...

2010-07-04

2 Temmuzdan Kalma Bir An

Hayatımıza dair bazı görüntüler vardır, sadece kendimize özel olduğunu düşündüğümüz. Güneşin batışı, dalgaların kıyıya vurması, kumda yürürken ayağınızda hissettiğiniz yumuşaklık... Buna benzeyen daha milyonlarca görüntü, his, duyu...

Bugün öyle bir görüntü yakaladım ki sevdiklerimi yanımda istedim. Arkadaşlarımı, dostlarımı, eski aşklarımı. Güneş denize vuruyordu. İnsanların gülüşleri çok netti. Herkes dertlerini suda boğuyormuş gibi neşeliydi. Kumsalda müzik dinleyerek uzanmıştım. Güneşi çok sevmeme rağmen gölgedeydim. Ufka doğru döndüm. İki farklı mavi tonun buluşması, hoştu. Her zamankinden güzel. "Aşık mı oldum acaba?" diye sordum kendime. Güldüm sonra. Nasıl olabilirdim ki bir anda. Saçma geldi bu soru. Bırakmak istemiyordum bu anı. Zamanı durdurup bir ömür bu görüntüyü izlemek istedim. Sonra olduğum yerde uyuyakaldım. Harika bir rüya gördüm. Heyecanla uyandım. Birilerine anlatmak istiyordum. İşte o an etrafıma baktım. Arkadaşlarıma, dostlarıma, eski aşklarıma. Kimseyi bulamadım. Oysa rüyam çok değerliydi. Hayal kırıklıkları arasında unuttum onu da...

Anladım ki insanlar dertleri uğruna değerlerini kaybedebiliyor. Bu yüzdendir o gün hayal kırıklıklarımı hırslarımla ufka kadar fırlatmak ve boğulmalarını düşünmek istedim...