2010-08-02

İnsomnia Hissederken Kendini...

Bazı geceler dönüp dururum yatağımda. Uyku bekle bekle gelmez. Bunalarım, sıkılırım. Gözümü kaparım uymayı düşünürüm. Tutmaz, gelmez bir türlü uyku. Öyle ki artık çarşaf bedenime yapışmaya hatta dolanmaya başlar. Terleme gelir. Tekrar gözlerimi kapatırım ama olmaz işte. Televizyon izlerim, müzik dinlerim. Bir şeyler düşünmeye çalışırım. Günümü, geçmişimi, yapacaklarımı. Onlar daha çok ayık tutar beni. Derken hayaller gelir o arada dalar giderim. Ama dalana kadar en büyük derttir uyku. Bazı geceler uykudan nefret ederim...

Bazen uymak istemem. Sabahlamak ve güneşin o günkü doğuşunu izlemek isterim. Film izlerim bundan önce. Kitap okur, müzik dinlerim. Ama uyku aklımdan çıkmaz. Beklerken sabahı dalar giderim anında. İşte o günler de sinir olurum...

Ama bazı geceler şansım yaver gider. Şanslı olmayan birine göre gerçekten harika bir duygu inanın. İşte o şanslı olduğum geceler yastığa koyduğum anda başımı uyurum. Günün yorgunluğu üstümden akar, yatakta kaybolur gider. O geceler rüyalarımı hatırlayabilirim. Sabah kalktığımda şanslı olduğumu düşünmem ama rahat olurum. Zaten kim uyku konusunda şanslı hissederki kendini...

Bazı geceleri sabaha katarım. Uyumam. Uyanık kalmayı başardığım zaman güneşin doğuşunu zevkle izlerim. Dışarıda yeni yeni uyanan kuşlar, işe giden insanlar, spor yapanlar... Onlarla beraber şahit olurum güneşin doğuşuna. (Tamam abartmayalım güneş her gün doğuyor ama güzel işte...)

Tıpkı bu gece gibi şanslı hissederim işte bazen kendimi. Güneşin doğuşunu izlemeye dakikalar kala sırf bunun adına evde tek başıma sırıtıyorum öylece. Aşağıda sabahın habercisi horoz ötüp duruyor, sevincime ortak olur gibi... (Bazen erken öter. Gece 3 gibi. Öldüresim gelir ama bugün mutluyum...)

1 Hafta daha yokum buralarda. İstanbul beni bekler. Döndüğümde hayalet okurlarımla görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder