2011-05-17

O Anın Tanığı

Ruh halin çökmeye yakın olduğu anlar havanın, insanların güzelliğinin farkına varamıyor insan. Çünkü ya başın ayaklarının ritmik ilerleyişinde ya da yalnızlığın en karanlık yerin öylece dururken buluyorsun kendini. İnsanlar bir şeylere güldüğünde "Neye gülüyor bu insanlar? Güzel olan bir şey mi var?" diyebiliyorsun.
O anlar içinde bir müzik...
Dalgınlığına en büyük yardımcıdır onlar. Kimsenin duyamadığı o sesler seni öyle bir tamamlar ki kimi zaman hayatının fon müziği sanarsın o anlarda...
Oysa küçük şeyler geliyor insanın aklına, ya da seni o müziklerden daha iyi tamamlayan insanlar. Ve güzel şeylerden bahsediyorsunuz sürekli. İnsanların senin ismini sevgiyle söylemesi o müzikler kadar dolduruyor kulağını. Havanın farkına varıyorsun ve kızıyorsun kendine. Belki af diler gibi bir bakış atıyorsun sana sonsuz gelen maviliğe. İnsanlara çeviriyorsun yüzünü. Yalnızlığının karanlığını hafif mavimsi bir telaş alıyor. Gülümsüyorsun insanlara. Onlar kendilerine soruyorlar, " Hayatta güzel olan ne var da bu çocuk gülümsüyor?" diye.

Ardından ben bakıyorum onların solmuş yüzlerine, hayat güzel, neden böyle mutsuz insanlar? Neden yaşadıkları anın tadını çıkaramıyorlar? Sonrasında onlardan ayrılıp sınıfıma giriyorum. Sessizce bir yere oturuyorum. Anın tadını neden alamadığımızı anlıyorum. O anlarda hep önceki anları veya olacakları düşünüp bırakıyor insan yaşadıklarını. Zaten o an o kadar anlık ki kimse anlam veremiyor...
Yine de hayat zor ve bir o kadar da güzel, o anın duygusuyla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder