2012-02-17

Hayatımın Fon Müziğinin Karısı

Hani benim hayatımın bir fon müziği vardı. Abim... İşte onun da bir eşi var. Ruh eşi dedikleri kavramı geçeceksin bir kere. Öyle değiller. Ama hayatları birleşik... Yenge kavramıdır ya, abinin eşi. İşte o kavramın ötesinde bir kadın o. Böyle abimin yanına bana verilen bir abla bir dost... Yaklaşık bir 7 yıl oluyor tanışalı. Kapalı bir nisan ayıydı. Çocuktum. Bana dedikler ki abinin sevgilisiyle tanışacaksın. Dedim ki "nasıl olacak o?" Tanışmak... Bir dakika ya 12 yaşındaydım. İnsanları okuldan, oturduğumuz lojmanlardan, ailemin arkadaşlarından tanırdım. Adam gibi tanışma yaşamamıştım. Ne yapacaktım? Ne diyecektim? Tamam konuşkan biriydim belki biraz da girişken ama 12'ydim. Bana bundan fazlası lazımdı. Gergindim. Acaba beni sevecek miydi? Bizim ilişkimiz ne olacaktı? Ne diyecektim? Adı Ayça'ydı. Ayça abla mı diyecektim?
O an geldiğinde düşündüğüm gibi konuşamadık. Konuşamadım. Konuşkan bir velettim ve bunu abimin sevgilisinde kullanamıyordum. Bana yardımı dokunan bir kahraman yetişti o anda. Hala gördüğümde aklıma gelir o anlar. Bir konuşmayı çözecek. Gerginliği alacak bir kahraman... Bir peçetelik... Oynarken elimi sıkıştırdığım ve Ayça ablamın kopmasına sebep olan o peçetelik... Temiz bir hava gibiydi o ortamda. Suskunluğumu bozacak olan oydu. Kahramandı minik bir kahraman...
O yaz bir kızla tanıştım. İlk aşkım oldu. Cesaretimi nasıl topladığımı bilemem. Ama büyük ihtimalle "Hayatımın Fon Müziği"nin o zamanki müstakbel karısıydı nedeni... Bir şeyin ilki geliyorsa devamı da olacaktır her zaman. O ilk konuşmayı öğreten işte o "yenge" olacak varlıktı...
Yıllar geçti. Evlendiler. O zaman Ankara dışında oturduğumuz için, Ankara'ya geldiğim zaman evlerinde kalırdım. O hiçbir zaman sevmemiştir şimdi oturduğu evi ama benim huzurumdu. Her zaman kaçtığım, her şeyden uzaklaştığım yerdi. Bana güzel güzel yemekler yapardı, gezerdik, eğlenirdik... Ona anlatırdım her şeyi. Gülerdik, güldürürdüm. Öyleydi. Bir yenge değildi sadece, hatta hiç olmadı. Hep daha fazlasıydı....
Yıllar geçti yine. Üniversiteyi kazandım Ankara'da. Aldılar beni yanlarına. Huzuru kalıcı olarak bulmuştum artık. Birkaç şeyi de yanımda getirdim. Artık kaçamak yerim değildi. Ama huzurumdur hala bu ev. Hala güzel güzel yemekler yapar, gezeriz birlikte, eğleniriz, bazen gözlerim dolup taşana kadar bir şeyler anlatırım, o da bana anlatır. Bazen birbirimize tahammül edemeyiz. Sinirlenir bana. Ben susarım sonra. O kazanır. İddiada hep kaybettiğim tek insandır. O tahammülsüzlüklerde bile severim ben onu. O böyle hararetlenir. Bazen kırar gibi olur beni de ben pek kırılmam. Ablamdır. Ayça abla şeklinde kalıp oluşturmuştur ağzımda ama abla kelimesini onun isminin yanına koyunca o kelimenin değerini anlıyor insan. Sırdaşımdır. Dostumdur. Otu b.ku anlatırım ona. "Hayatımın Fon Müziği"nin karısıdır. İyi ki var dediğim insandır. Hocamdır. Şoförümdür. Bazen ben onun şoförüyümdür. Çocuktur. 4,5 yaşındadır. Bazen nazlanır bazen delirir. Candır can...
Bu yazdıklarımı okuyabilecek mi acaba bir gün? Belki bir gün yolu düşer de okur...

Not: Okuduysan Ayça ablam, iyi ki de varmışsın sen. Hep de ol...

http://fizy.com/#s/1503fb

1 yorum:

  1. Ayça Torun (Yengen)24 Mart 2012 01:38

    Hayatımda kısa sürede çok sevdiğim ve içimi açtığım nadir insanlardansın sen. Eşimin biricik kardeşi benim de biricik kaynişimsin. Evet bazen çıkışıyorum sana ama bu hiçbir zaman seni kırmak için değil, bir abla, bir yenge, bir hoca, bir dost olarak doğruyu göstermek adına oluyor hep. Aslında bunu sen de biliyorsun. Hayatta en çok sana tahammül gösterdiğimi de :) İyiki yanımızda yaşamanı istemişim. O kadar çok şey paylaştıkki seninle, eşimin kardeşi olmaktan çıktın, bana bir dost, arkadaş, sırdaş,öğrenci, ben ablayken kardeş, ben 4,5 yaşındayken de nazımı çeken bir abi oldun sen :) Bu mükemmel yazı için çok teşekkür ederim, hayatımızda olduğun için de.

    Yengen,ablan,kardeşin,hocan,dostun

    ve sırdaşın AYÇA

    YanıtlaSil